Üzgünüm acı sözlerim için
İnan ki
Ayrılık varsa
Sevdalı yüreklerin her ikisinde
Geceler ayaza keser
Tıpkı kara kış misali.
Gök tutar tutar da nice demini
Taşıyamayınca
Oda kar borana vurur kendini
Belki Sen
Seyre dalar ararsın
Kış gününde, buğulu camlarda
Yürek yakan sevdanı
Sevgilinin özlemini, hasretini
Duyarsın yüreğinde feryadını
Doğada tıpkı Sen gibidir
İçine gömer feryadını figanını
Oda bekler baharını yazını
Cehennemin harını ya da cennet bahçesini
Yeryüzünün; buğulu sevgisini ister
Üzgünüm
Bana darılma, bana kırılma
İnan ki
Sonbahar çehresi gibi yüzün
Ufuklara dalıp dalıp gidişin
Rüyalarında geçmişe yer verişin
Yalnız yaşamak isteyişin
Irmak kenarlarındaki
Yılgın ağaçları
Dallarını suya bırakması gibi
Gitmek isteyipte aynı yerde kalışı gibi
Sürüklenişin...
Geç dönüşlerin sırdaşı gibi
Sıra dışı
Yasak aşkların bahçesine girişi gibi
Gelişlerin...
Kemiklerine mi kazıldı ki geçmişin
Soğuk rüzgar estiriyorsun
Kırağı düşürüyorsun toprağa
Gecelere sessizlik yağdırıyor
Elleri böğründe bırakıyorsun
Ölümü beklemek gibi
Kalbine mi kazıldı adı ki
Öfken kasırgaya dönüştü
Bu kadar yaktın kendini,
Kurulacak ne hayal kaldı,
Nede yaşanacak umut şimdi
Her daim
Gözlerin nemli, saçlarında kuzey yeli
Heyecanından zerre yok
Soluk soluğa içindeki har ateşi
Teninin kokusu yayılmışsa
Sevdiğinin;
Yılların her mevsimine,
Ayların her gününe
Ya da evinin her yerine
Aşk arayan
Gönlündeki, duruşu ve neşesiyle
Hep ona coşuyorsun kendince
Yoksa mavi bakışlı, ela gözlümüydü sevgilin
Belki gül bağından düşmüştü gülüşü
Ne dersin
Nasıl çaldı kalbini
Senlimiydi, yoksa sensiz mi?